11 Temmuz 2015 Cumartesi

O

ondan geriye


Ondan geriye sayalım, sonra dağılırız. 
O’ndan geriye ne kaldı ki?


Yakası ütüsüz gömleğimin cebinde yıkanmış bir peçete var, sanırım gözyaşlarını buna silmişsin, cebim ağırlık yaptı bende yanlış iliklemişim düğmelerimi. Sona gelince anladım, yaşların beni çirkin gösteriyor.

Elleri zincirli mahkum gibiyim, sağım solum aynı kıyafete bürünmüş insanlarla dolu. Koluma giriyorlar sürekli, düşecekmişim gibi davranıyorlar, daha ne kadar düşebilirim ki? Mübaşirin sesi kurtarabilir beni, evet, mahkeme salonuna bir girsem elimle kolumla konuşacağım, anlatacağım seni.
Ama mübaşir yok,
Ellerim zincirli,
Hakim sağır.

Şimdi gözlerimi sökerek gidiyorsun ya benden, öldürüyorsun ya beni, reenkarnasyon var, inanıyorum ben, tekrar geleceğim bu dünyaya! Bulacağım seni! İntikam.. İntikam.. Seveceğim seni yine. Olur da “sen” olarak gelirsem dünyaya kimsenin gözlerini sökmeyeceğim, kimseden gitmeyeceğim.
Hangi rüzgara emanet ettin kokunu?
Kirpiklerim yaş, gamzelerimin damarları çekiliyor.

Yanık bir zurna sesi ile gelin çıkarıyorlardı köyün birinde hatırlıyor musun? Gelin çıkarma törenine geç kalan bir kadını almış, evin önüne bırakmıştık seninle. O kadının duası tuttu, muradım oldun, çok mutlu olduk seninle. Sonra asma köprüden geçerken bir çocuk görmüştük hani, dizleri yırtık, elleri kirli, ağlıyordu. Gidip sormamıştık “neyin var?” diye. İşte onun da bedduası tuttu, hüznüm oldun.

Geçenlerde bir liste çarptı gözüme;
”En çok insan öldüren memeliler” diye, hipopotamları listenin başına oturtmuşlar, üzüldüm açıkçası.
İnsanların hala haberi yok senden.

mirfanK'11

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder