23 Haziran 2011 Perşembe

Çalıyor, Mabel Matiz Çalıyor!



Mabel Matiz Çalıyor!
 

Yıl 2009,Sonbaharın da sonundayız.
Yer, Brno-Viyana treni.
Gündüz baya tırmalamış geceyi, gece de hüznüyle çökmüş üzerimize. Biz altı arkadaş gezmeye gidiyoruz. O zamanlar "Dünaydın Sevgilim" doğmamıştı. Ana rahmine düşmüş ve kimseden habersiz filizleniyordu.

Işıklar kapanınca biz müzikle başbaşa kaldık.
Uykumuzda geldi haliyle, uykuya geçmeden önce Sema kulaklıklarını kulağına taktı ve birini de bana teklif etti. Norah Jones ile başlayan müzik yolculuğumuz Mabel Matiz'de sona ermiş.

Ama ben uyuyordum.

Viyana gezisi bittikten sonra tekrar Çek Cumhuriyeti'ne döndük.
Döndük ama dilimde sürekli bir şarkı;

"Uykular sapsarı.."
Sema bu neydi diye soruyorum, o da anlamıyor haliyle.

Sonra bir gün Sema'nın ipod'una bir dosya atmam gerekti. O sırada "Yol Müzikleri" diye bir dosya görüp gayr-ı ihtiyari bilgisayarıma kopyaladım. Nerden bilecektim o yol müziklerinin beni apayrı bir yola sokacağını?

|||

Tarih hala 2009.
Ayazdan nefes alınamayan bir kış akşamı
Odamda birkaç satır yazmak için cebelleşiyorum, bir taraftan da kendimi "kitap yazmaya" hazır hale getirmeye uğraşıyorum. Başlayıp sürdürmem gereken "Dünaydın Sevgilim" isminde bir kitap var ve yazmam gereken epey şiir&hikaye var.

Yol Müzikleri sıradan gidiyor.
Sonra kulağımdan giren müzik beynimi parçaladı.
Bu Mabel'in sesiydi,Mabel Kül Hece'ye başlamıştı ve o pamuk sesiyle söylüyordu. O günlerde o seste bulduğum huzuru başka hiçbir şeyde bulamıyordum. Günümde de farklı sayılmaz.

Sırasıyla;

Kül Hece
Arafta
Hercai Menekşe
çaldı.

Mabel'in müziğiyle tanıştığım o geceden sonra her gecem Mabel'in eşliğinde yazı yazmakla geçti. Yeni yıl akşamı benim için sadece Mabel, Şarap ve Yazı vardı. -ki bütün yılım böyle geçiyor.

Sonra Mabel'i merak ettim.
Çünkü Mabel demek benim için kuruyemişçilerde satılan kahverengi naneli sakız demekti. Bunu pek kimse bilmezdi ama Mabel biliyordu.

Mabel ile tanıştım.
Onunla konuştukça, sohbet ettikçe ne kadar mükemmel bir insan ile tanıştığımı farkettim.
Geçen her saat "Sizce de mükemmel değil mi?" sorusuyla doluydu. Şarkılarını dostlarımla paylaştım, fırsat buldukça, onu yakaladıkça bana verdiği hazzı anlattım.

Yıl 2011,
Bir gün yazdıklarım
Beğenildi, kitaplaştırılmak istendi
Ve "Dünaydın Sevgilim" adına kavuştu.

Kitaplarıma kavuştuğumda yaptığım ilk iş "Mabel'in" kitabını ayırmak oldu.
Ona özel imzalayıp göndermek istiyordum, nitekim öyle oldu.
O kadar içime işledi ki Mabel, ondan kitabın son sayfasında bahsettim.

"O söyledi, ben yazdım."
Mabel Matiz çıktı,
23 yıllık ömrümde
İlk kez bir albüm daha çıkmadan içindeki tüm şarkıları ezbere biliyordum.

Gittiğim her yere götürdüm Mabel'imi. Her yerde dinledim.
Her şarkısı favorim oldu ve ben onu ezberlemekten hiç bıkmadım.

Dünaydın Sevgilim'in ilk imza günü olduArka fonda çalan
Yine Mabel idi.

Mabel söyledikçe gururlandım, Mabel çaldıkça ruhumdan bir şeyler ben güç aldım.

Bunları yazarken albümü yanımda ve bakıyor bana o resim yeşil yeşil.

"Mabel söyledi, ben yazdım."

Mabel'im
İmza sırası senin.

Artı ve eksilerimle.

mirfanK`

1 yorum:

  1. Mabeli ilk pişman olduğun zaman adlı şarkısıyla dinlemiştim daha sonra filler ve çimen daha albümü çıkmadan albümdeki şarkıları ezbere bilenler arasında bende vardım ve şimdi yeni albümüylede herkesi etkilemeye devam ediyor ve dinleyen vazgeçemiyor. Böyle bir sanatçıyla büyük bi kitleden daha önce tanıştığım için kendimi şanslı görüyorum.

    YanıtlaSil