17 Ocak 2009 Cumartesi

Dünaydın Sevgilim - II


Zavallı bir kahvaltı sofrası...
Bütün eskiler sofrada yerini almış. Ortaya da beşbuçukyıllık bir yiyecek konmuş. Eller çenede bakıyoruz "önce kim yiyecek" diye. Bir an için fısıldıyorum kendi kendime;
"söz! Yemezse eğer eskimiş bir zavallıyı, hayatımın göbeğine koyacağım O'nu. O sarsılırsa ben yıkılayım razıyım"
Efendim diyorsun
Makarna bitmiş alsam mı diyorum
Yemedim! diyorsun.
Boşver yeme bende sevmem zaten diyorum...

Hayalleri de bizi de susturuyor dışarıdaki korna sesleri. Al işte Türkiye'de yaşamamak için bir sebep daha diye iç geçiriyorsun. Bu ara içinden geçenler çok. Onu da geçir... Kağıdım kalemim yanımda bu kez. Aklıma bir şey gelince hemen karalıyorum. Sende göz ucunla bakıyorsun hani. Hoşuna gidiyor senden feyz almam. Başka bir şey alamadığım için feyz ile yetinmekse benim zoruma gidiyor. Ama bu da hoşuna gidiyor...


Islıklı bir çay alıyorum.
Açık
Kısık sesli
Beşbuçukyıllık yemek çok asil duruyor. Hiç tavizi yok.
"Beğenip yiyeni de öpeyim yemeyeni de" tavrında.
Bıçağımla bir güzel deşiyorum ortasından. Biraz dağıtıyorum, biraz bölüyorum. Çatalımla yardım alıyorum hatta. O da yetmiyor iyice deşmek için çatalı bırakıp diğer elimle destek alıyorum.

Şaşırıyorsun.
Sen kıyamıyordun
Ben doğruyorum
Zoruna gitmesin
Aşkı önüne almıştı, hem sana kıyıyordu. Hemde aşkı kendine kendine kıyıyordu.
Sus!


Bol suslu çayını alıp tek koltuğa çekiliyorsun.
Suratın asık. Bir katili gözler gibi bakışların. Korkmaya başladın benden belli.

Sonrasını duvarlardan dinleyelim.

"Çocuk kalktı sofradan, kızın yanına geldi.
Kızı kaldırdı
Ellerinden tuttu
Kendi ekseni etrafında bir tur döndü
Diz çöktü
Kafasını kaldırdı
-Şimdi etrafında dönebilir miyim?- dedi ve gizledi gözyaşlarını..."


Not:
Dün gittikçe aydınlanıyor...


mirfan.K`

Yer ile Yeksan


Salt fikirlerin ince çizgisinde buluşalım
Gel
Arındır ruhunu hakikatlerden
Binlerce duvar var önümde
Bu aşk yer ile yeksan,
Buluşalım
Gel.

14 Ocak 2009 Çarşamba

Dövüşüyor Mevsimler Uyan!


Sonbahar

Kalk, birisi ağaçlara adını fısıldamış.
Gel, yapraklar peşinde.
Seni arıyorlar...
Kaldır kafanı, ay haddini aşmış bak.

Kış
Kadife sesine hasret tüm beyazlıklar.
Seni hatırlatan bir ezgi arıyor bütün çığlıklar.
Soğuk Üşüyor bütün yokluklar.
Kalk
Kış isyan ediyor.
Düşün buraları.
Güneş yok.
Düşün.

İlkbahar

Sobalarda varlığın Köz halinde çaresizlikler.
Tek bir esintin yeter.
Kışa küskün tüm kuşlar.
Yapraklar...
Bir kavganın taraftarı değil onlar.
Ama savaşıyorlar

Yaz
Gel
Uyan
Yalvarırım


mirfan.K`

Ürkek Kabadayı!


Aşk sancısı
Çekildiğinde sular çıkar ortaya.
Hafif sarhoşluk esintisidir
Hiç ulaşılmayan.

Korkma.
Sana hiç bilmediğin bir şeyden bahsetmeyeceğim bu gece.
Hislerim akarken avuçlarımdan sana sarhoşluğumun getirdiklerinden sunacağım. Hiç bilmediğin şeyler bende de yok. Sana en leziz günaydınlar hazırlayacağım iyi gecelerin kucağında...

Sen sen ol.
Yalanın boyunu aşmasın.
Gölgen kadar dürüst ol, sobasında üşümesin yetim kömürler.

Yetin.
Sana sevdalar hazırladım bukle bukle.
Arkanda duranlar temizlenenler olmasın. Seni kirletenleri yıkama.
Öğütler gibi konuşma
Benim gibi
Sen sadece sen ol.
Ben olacak bir "vasıf" bulurum...


mirfan.K`

13 Ocak 2009 Salı

Altın Dalış


İçten değilsin.
Hiç hemde...
Beni sevdiğini söylüyorsun belki ama inandırıcı değil dokunuşların.
Sevişirken gidiyorsun benden...
Dalıyorsun; bir yabancıyı, herkesin tanıdığı bir yabancıyı arar gibi hemde...
Bir yabancıyı...
Bir yalancıyı...Dudaklarındayken dalıyorsun o lanet olası uykuya...
Arzulayıp rüyana davet ettiğin aynı yabancı mı acaba?
Nefesin derinleşiyor yavaş yavaş kayıyorsun avuçlarımdan...
Çaresiz titriyor ellerim. Kaldıracak gücüm yok uyuyan ve benden başkasını arzulayan bedeni.
Kafamda bir sürü soru işareti var. İyiden iyiye uyuyorsun...
Duymayacağın sözler söylüyorum; duysan da anlamayacağın, anlamlandıramayacağın sözler...

Tutulmayan sözler gibi...

Ne güzel ölümün soluğunu duymak…
Bunu yazmak, yazmak, yazmak...
Kendimi hiç sevmiyorum bugün.
Hiç hemde...
Aldığım soluk dünyanın kesesindenmiş ve yüzsüzce borç alıyormuşum gibi...

"Gel... Gir koynuma uyut beni... Akan yaşlara aldırma... Onlar hiç güneş görmeyecek olan bir çiçeğe umut vermek için..."



mirfan.K`

Ey Ayazsız!


Aynı kutuplu kelimeleri bir cümlede toplamak gibi seni sevmek.
Biraz eksilsem olacak gibi ama senden de biraz artar diye korkuyorum.
Kutuptan sevildiğin için mi çözülmüyor yüreğin? Yalan bir ezgi dolanmış diline. Kendini kandırmaktan büyük zevk alıyorsun.
"Aşka düşmüşsün" belli, buna sen bile şaşıyorsun.
Seni bir başkasıyla kıyaslayana omuz oluyorsun.
Daha da ileri gidiyorsun
Beyaz giydirmiyorsun, dönsün dolaşsın gelsin istiyorsun.
Yalvarıyorsun
Beyaz Giyme...
Çok yürekten dökülüyor gözyaşların.
Çok tazyikli
Çok tuzlu
Çok sensiz...
Kendin ol biraz. Sen biteli çok olmuş
Adın yankılanmaz artık Ankara sokaklarında. Sende resmi bir yalansın artık, hem de buz tutanlardan...


Not: Soysuz sevgiliye yıpranmış öğütler'in devamı değildir.
Sadece yaşanmışlıklar benzetilmiştir.


mirfan.K`

Lades


Bilincimin altında bir yere o kadar derin kazımışım ki varlığını
Sanki gün biterken
Camlara vuran güneş gibi
Kaplamışsın günlerimi
Ve güneş usulca dünyamı terkettiğinde
Gelip odamın ışığını yakacakmışsın gibi;

Belki...


mirfan.K`

Kuraklık


Tensel bir kuraklığın yağmur duasında ellerim

Sessiz gidişindeki gök gürültüsü çınlarken kulaklarımda

Avuçlarımda kalan kokunla

"Bir damla sen" için yalvarıyorum

Allah'a

Amin


mirfan.K`

10 Ocak 2009 Cumartesi

Gurur Cinayeti


Ivan çok cinayete kurban olarak gitti.

Gittiğinde kurşun atacak, tetiğe basma cesaretinde bulunacak pek kimseler yoktu.
Fakat kalabalıktı onlar. Hayata rest çeken, kaygısı ve beklentisi olmayan insanların oluşturduğu katil topluluğuydular. Sicilleri kabarık insan avcılarına karşı direnmeliydi bir yerde. En azından sayıca onlara denk olmalıydı...
Sevgi doğurdu...
Sadece sevgi...
Ana misali...
Onlar ilk doğduğunda masumdu...
Herkes gibi...
Büyükdükçe töre aşıladı onlara ve hiç çekinmedi hayatın adil olmayan yanlarını öğretmekten.

Yaşamak için öldür
Onlara öldürmelerini söylediğinde hepsi öldüler.
Geriye vurulacak tek bir kavram kalmıştı.
O da gurur...

Ivan gururunu vurduğu zaman yaşayabilmesi için bu cinayeti üstlenmesi gereken birisini bulmalıydı. Zamanı kısaydı çünkü katiller her an tetiğe basacak "aptal cesareti"ni toplayabilirdiler.

Gurur öldü...
Aşk üstlendi...
Ivan...
O da artık bir katil...

Hayır Duası...

Ben sana aşık oldum.
- Hayırlısı olsun
Nasıl
- Sen hiç hayır duası almadın mı?
... aldım.

Amin

mirfan.K`

7 Ocak 2009 Çarşamba

Gölgeler


Bugün ve dün olmayanlar
Yarın olur belki
Tutar bir akşam elinden gölgeler
Döner yaşam bir yerden
Zaman yansır ellere
Yahut bu toz onu da gölgeler
Bulaşma sakın akıllardaki sisli düşünceler arasına

Amfet-âmin



mirfan.K`

5 Ocak 2009 Pazartesi

Kıyametim Geldi...


Toprağa karışmak için
İsrafil'in Sûr'u üflemesini bekleme
Zaten yerin dibindesin
Sadece gülümse.
Kulakların delinircesine dinle
Dinle,
Bu tufan hiç kopmadı daha önce
İkinci kez öttüğünde
Dirileceksin yine
Ama sen yerin dibine girdin bir kere
Üstün başın toprak hep
Sevinme sakın dirildim diye
Gözlerin toprak kokuyor,
Saçların rüzgar.
Allah belanı veriyor.Bak İsrafil şahit.

Canın cehenneme
mirfan.K`