22 Aralık 2014 Pazartesi

geç


(...) en az sizin kadar huzurlu olup uyumak isterdim bayım, sizinle aynı yaştayız fakat sizden iki kat daha fazla kırptım gözlerimi bayım. kirpiklerim oldukça güçlü. en az yaşınız kadar yaş taşıdım.hiç hastalanmadığınız kadar hastalandım bayım. ve sizden çok güvendim insanlığa. bu yüzden ömrüm boyunca hasta kalacağım. asla unutmayın bayım, size en kötü dileğim budur. unutmayın.

mirfanK'14

8 Aralık 2014 Pazartesi

İmza Günü


Bütün Ölüleri imzalandı.

Arhavi, 2014

22 Kasım 2014 Cumartesi

Kırık Kanat

kırık kanat


“Dertliyim, 
İçinden.”

Ö. Cihangir.
x ~ o ~ x
Dışarıdan nasıl göründüğümü bilmiyorum ama rüzgara karşı kanat çırpan kuşlar aptal görünür biliyorum. O misal, kanatlarım güçleniyor, sığ bir gökyüzüne uçuyorum. Bazen elimi sürdüğüm her şey “uğursuzluğumu” yüzüme çarpıyor gibi. Elektroniklerim bozuluyor, sehpanın ayağı canımı yakıyor, halının ucu beni görünce kıvrılıyor, çaydanlığın sapı ben gelince gevşiyor, dostlarım ise unutuyor beni tek tek.

Masmavi bir bulut şimdi gökyüzü. Anlamsız griliklerin içerisinde rüzgarın hızına aldırmadan ilerliyor. Dikkatli bakınca da dünyanın döndüğünü, hayatın devam ettiğini bildiriyor gibi. Dikkatli bakınca öyle. Ama bir süre sonra dikkatim de terk ediyor beni. Kırmızı ışıkta üzerime yürüyen arabalardan anlıyorum.

Parmağımda bağlılığı ve sonsuz sadakati simgeleyen bir alyans var. İnsanlara güvenmeyi öğretiyor bazen bu demir parçası. Bir zamanlar yaşadığım mutluluklar geliyor gözümün önüne; hayat kısa videolardan oluşuyor gibi, sanki moralim bozulduğunda seyretmek için anlık sevinçlerimi kayıt altına almışım gibi. O kadar kısa sürüyor ki, o ekşimsi tadı damağıma yapışıyor. Şimdi “neden” parmağımda bu yüzük diyorum, cevap –yok-.

İşten çıkarmak zorunda olduğum Sevil ablayı hatırlıyorum. Nereden düştü aklıma bilmiyorum, şu önümdeki çay bardağı anımsattı galiba. Onun sevinçlerine ve kederlerine ortak olmayı da özledim ben. Onun yaptığı işi iki tane sebilin yapacağına kanaat getiren idareciler ciğerini yakmıştı. Çıkış belgesini de ben imzalamıştım. İşte o günden sonra hiç lezzetli çay içmedim. Sevil abla evine para götüremiyor, Sevil abla kızına mavi yelekler alamıyor, Sevil abla sevilmiyor artık değil mi?

Çiçeklerini çok severdin, bazen çok kıskanırdım onları. Benden çok sevdiğini düşünürdüm, yıllık izninde annenlerin yanına giderken annemden rica etmiştin çiçeklerine bakmasını. Annem hastayken ben gidip bakardım, tek yaprağına bile dokunamazdım. Ne de olsa benden çok seviyordun. Şimdi oturduğum ağacın etrafında senin sevdiğin kış manolyaları var, ben hala dokunmaya kıyamıyorum.
Sana doğum günü hediyesi olarak aldığım beyaz golden artık griye çalıyor. Işıkların söndüğü gün onu bir durağa bırakmıştım. Bir aydır sabah akşam o durakta duruyor, bazıları yemeğini suyunu getiriyor her gün. Beni bekliyor biliyor musun? Eğilip onu sevenlerin dudaklarından okuyorum ettikleri küfürleri. Haklılar, bir köpek bile öyle terk edilip gidilmez. Haklılar.

Bazen isyan ediyorum. Keşke o yüzüğü sağ eline değil de hindular gibi sağ ayağının ikinci parmağına taksaydın da gitmeseydin. İçimi ezmeseydi sessizliğin, gözlerimin yerini unutmasaydım sensizlikte.
Gülüyor musun çaresizliğimi düşünüp? Yoksa eskisi gibi eğlenceli gelmiyor mu beni aciz görmek? İnan en çok yüzemeyen hayallerime acıdım. İlk onlar boğulup öldüler, bir umut yaşıyor içimde hala. Gururumu yediğim gece kurduğum hayaller yanık kokuyor.

Annemin benim yediğim yemeğin aynını yapıp sana gönderdiği günler oynuyor şimdi karşımda. O Erzurum soğuğunda elime yapışan tencereye inat karla, buzla savaşarak kapına koştuğum günler izleyicisiyle buluşuyor. Çok alkış topladı fedakarlıklarım, aslında bende alkışlayacağım ama ellerimi bulamıyorum, ellerim tuzla buz olmuş.

x ~ o ~ x

Bir ağacın altında hayatımı hayallerimden ayıklarken telefonum çaldı. Arayan annemdi:
-Aşk olsun oğlum neden söylemedin, çok sevindim. 
-Neye anne? 
-E barışmışsınız kuzum. 
-O nerden çıktı be anne? 
-Sabah izinli olduğunu biliyordum, Pınar’a uğradım, uyuyodur diye zili çalmadım, bendeki anahtarla girdim içeri ayakkabılıkta senin ayakkabılarını görünce hiç ses etmedim çıktım, çok sevindim, kavga etmeyin oğlumcum ne gerek var? 
-Haklısın annem.

“Haklısın anne” dedim ama 
“o ayakkabılar benim değildi” diyemedim. 

Üzerine titrediğin Pınar 
Başka bir Deniz’e akıyor
                                               diyemedim. 

Adı Deniz imiş anne! 
Onu da sonradan öğrendim.

mirfanK'

15 Kasım 2014 Cumartesi

1. Ölüm: Helva Yeme Zamanı


2012 güzü, sağanak yağışlı bi' istanbul akşamındayız, karton külleri çıkalı 5 ay tükeneli 1 hafta olmuş. duygu'nun balkonunda oturuyoruz, adalar yorgunuyuz, ben hastayım biraz. kucağımda siyah bir çanta var. omuzdan asmalı. ay gizliyor yüzünü geceden, yağmur dinmiş. açtım çantayı bi' tomar mektup. kenarlarını yırtıp okudum hepsini yüksek sesle. sayfaların kenarlarına düştüğüm küçük notları yutkundum. bu ne demedi kimse. üçüncü kitabım gün yüzüne çıkalı iki sene oluyor. sonra murathan'a gittim. ilk kez. hasretle kucaklaştık. hayallerimiz de ilk kez orada kucaklaştı. kitabımı anlattım mektupların öyküleri henüz doğmamıştı. helva yedin mi? diye sordu. helva yeme zamanı doğdu. biraz daha öleyim dedim. iyi ölmüş olacağım ki Bütün Ölüleri doğdu!

mirfanK'14


3 Kasım 2014 Pazartesi

Yerin Hazır mı? Bütün Ölüleri Geliyor!


Bütün Ölüleri için kitaplığında yerin hazır mı?

Sen de yerini hazırla, sosyal medyada #bütünölüleri etiketi ile paylaş, imzalı kitap kazanma şansı yakala!

Facebook #bütünölüleri
Twitter #bütünölüleri
Instagram #bütünölüleri


İlgili tüm detaylar Facebook sayfamızda.

31 Ekim 2014 Cuma

Bütün Ölüleri - Tanıtım




İrfan Kurudirek, Bütün Ölüleri
Öykü, Deva Yayıncılık, Kasım 2014

Kapak: Murathan Özbek

Tanıtım Bülteni: Ölü ve soğuk olan bir beden değildi, yalnızca bir histi. Olanla olmayanı ayırt etmek için yok saydığımız her şeyle yüzleşme gerek. Mutluluk bu yüzleşmeye gizlenir bazen. Hepimiz onlarca ölü biriktirdik toprağın üzerinde. Ve şarkılar söyledik onları içimizde bir yere gömerken. Gömdük. Anılara, eşyalara ve şarkılara rağmen devam ettik aynı ritmde nefes almaya. Biz nefes aldıkça yaşadı ölüler.

Sizin de nefesinizle beslenen ölüleriniz var mı?
mirfanK'14

Bütün Ölüleri



İrfan Kurudirek, Bütün Ölüleri
Öykü
Deva Yayıncılık, Kasım 2014

Tanıtım Filmi: Murathan Özbek.

14 Temmuz 2014 Pazartesi

Zıplayan Kaplumbağa

zıplayan kaplumbağa
Kara mı leke / Kırmızıya mı örtü / Ben bilemedim.


İki kere ikinin beş ettiği yeri yanlış yerde arıyorlar. Matematikten mucize beklenir mi hiç? Oysa kafalarını çevirip aşka bir baksalar neler beş ediyor onlar bile şaşırırlar.

Parmağımı boğazıma bastırıp kusuyorum durduk yere. Boşuna yapmıyorum bunu içimden atmam gereken şeyler var biliyorum ve bunları atmak için her yolu deniyorum. Gözyaşına binmezlermiş, biraz şımarık büyüttüm onları. E şarkılara da sarılıp gitmiyorlar. Başka kokular, başka tenler diyorum üzerime gülüyorlar yahu! Ne yapayım diye düşünmekten uyku uyuyamaz oldum. Ah bir görsem şunları giderken; soğuk bir bardak su içeceğim. Şerefe!

Birileri bir yerde sesimi duyarsa eğer bil ki kendimi çağırıyorumdur. Yapayalnız kaldım son zamanlarda yine kendimle dertleşiyorum. Anlayacağın yine aynalar, yine sahte gülüşler, yine keder.
Yatağa tek parça olarak girdiğim geceler parmakla sayılır ama beş eder mi bilmem. Kalabalığa karıştığım sabahlarda elinde buğulanmış poşetlerle yürüyen memurlar görüyorum. Bir de akşamdan kalma öğrencileri görüyorum. Onlar tebessüm ettiriyorlar saolsunlar. Ama o soğukta elleri şekil değişmiş çocuklar seni hatırlatıyor, içimi sızlatıyor, düşlerimi karartıyorlar. Sana yapamadığımı yapıyorum, başlarını okşayıp geçiyorum.

Tamam tamam biliyorum. Ben seni ilk düşlediğim yerde gördüğüm kaplumbağayı zıplatmaya çalışıyorum. Üstelik yardım beklediğim bir şey veya bir kimse de yok. Hayır, boşuna değil. Değil!

Parmağımı şıklattığımda kaplumbağa zıplamıyor ama sen aklıma geliyorsun. Biliyorum senin aklına hiçbir şey gelmiyor ve yine biliyorum ki o “hiçbir şey” benim.

Ben gidiyorum
Midem bulanıyor.



Fotoğraf: Murathan Özbek
mirfanK’

11 Mayıs 2014 Pazar

Derin İçim


yalnızca bir kere sesleniyorum
-tüm uyuyanlara,
sadece
annem açıyor gözlerini.

mirfanK'14

1 Şubat 2014 Cumartesi

Sorgu


güneşi duru bir öpücükle uğurladım, sen göründün biraz, biraz gözlerin göründü, gider gibi oldun sonra.
-konuşturdum geceyi, yerini bilmiyor.-

birkaç ağustos geçti görünüşünün ardından. yalan yok, birkaç beden daha dolaştım avunmak için ve bir gece ansızın:
-yokluğunu buldum, seni tanımıyor.-

gülüş. gülüşün geldi yine bi' ara. epey gün saydım biliyor musun? gözlerindeki ışığa dokunabilmek başka bir dünyanın cenneti olmalı.
-hasretine gösterdim seni, bir türlü çıkaramıyor.-

okullar başladı. yalnızca birkaç defterim oldu benim. yazdıklarımı silip yerine yenisini yazmayı ilkokulda öğrendim. mevsimleri de. ama saçlarını öğrendiğimde unuttum tüm okuduklarımı.
-mevsimlerin dersine girdim, sonbahar saçlarını işliyor.-

ağladığını öğrendim. aynı gün yağmur da yağdı. dile kolay, göze zor. mutluluktan bile olsa ağlamamalısın, bunu sana söylemeliydim.
-yağmurun fikir babası, gözlerin.-

gözlerini daha uzun gördüğüm bir gece konuşmak istedim. sen uykuya yenik düştün ama ben özenle seçtiğim kelimelerim ile sorguya devam ettim:
-gözlerin masum, deliller yetersiz.-

bacaklarının arasında kavuşmuştu ellerin. acaba ellerimiz aynı boyda mıydı? çok yüksek bir rakımda uyudun o akşam. ben aynı yerden sormaya devam ettim:
-ellerin sorgulanmıyor, deliller yetersiz.-

uzun uzadıya sevdim seni. saçların uzadı, kısaldı, sevdim. her halini başka bir halimle sevdim. biraz kalabalıklaştık.
-bizi çeteden yargılasınlar, sevdikçe çoğalıyoruz.-

kısık ateşte idim ama hep ateşte idim. güzel piştim. beni sevdiğini söylediğin gece de uyumadım. daha yakındı sanki yıldızlar. o kadar güzeldin ki:
-aşkın itiraf etti, seni benden almış.-

mutlu-
-son.

fotoğraf: Murathan Özbek (in-)

mirfanK'14

28 Ocak 2014 Salı

Ne Yağdı Mübarek


sen müziğe oynadığını sanıyorsun yılanın,
o flütten kendini koruyor. -böyle bi' şey işte aşk.-
müziğe kapıldıkça koruyorsun kendini-

sokak lambalarından izleyince son kar yağışını, ağladı perdem.
yürüdüm sessizliğin karanlığına,
sen yine de bu sessizliği seninle soludum say.

müzik yok ama, tüm bu sokaklarda ayak izin var

bak.

mirfanK'14