24 Aralık 2010 Cuma

Sadece Bir Gün

Beyazın üstüne yazamam
Mutluluğu
Uçar gider
Beyazı kalır sonra.
Zaman geçer
Kaybolur mutluluk

Sadece bir gün
Sen
Sen olursun
Ben
Sen.

mirfanK'10
[Birgün]

Parola

Tanıdık görünmüyor muyum bilmiyorum ama tanıdık olmalıyım. Buralarda gezen tiplerden değilim mutlaka ama "ben" olmalıyım dipte köşede. İyi bak.
Çok iyi bak hatta.
İyi.

Bildiğim bir gerçek yok
Hayallerin esintisinde sadece
Perişanlık sezmekteyim.

Gidebilir mi içeride nefes alanlar o da belirsiz. Kimleri öldürüyor eli bıçaklılar veya kimlere kıyamıyorlar veya neler karanlık hala biliyor musun? Sanmıyorum.

Yazık nakaratlar dolaşıyor dilinde
Yazık
Çok yazık

Parola dedi
Aşk dedim
Yüreği yetmedi.

mirfanK'10
[Parola]

Göz Kapaklarım

Son bir umut
Son çırpınışları bu yüreğimin.


Meleklere teslim ettim ruhumu
Kimseye teslim olmadan usulca
Süzüldü gökyüzünde
Yıldızların arasında söndü biraz,
İzledim ve gördüm.
...

Ömür
İnanmakla geçti
Yıllar
Beklemekle.

Şimdi tüm seyirler
Tüm bekleyişler
Ve
Bir tek müjdeye gebe
Gerçeklerim.

Utanıyorum kafam yastıktan düşünce
Göz kapaklarım
Gözlerime batıyor
Ben uyanamıyorum

O'da
Üstüme
Yıkılıyor.

mirfanK'10[Durmakyokyoladevam]

8 Temmuz 2010 Perşembe

Yine Onlar

Bir gün kopacağız
Ama
Azrail'in kollarında görmek istemiyorum seni.



Toparlanmış et parçacıkları ile dolu bedenim. Kesip atıyorum hepsini acımadan. Arkama yaslanıp baktığımda gözlerinden başka bir şey belirmiyor ufukta. Güneşin doğuşu, batışı veya hiçbir tabiat olayı ilgilendirmiyor beni artık. Sahtelikler içerisinde dişte çizilmeyen altın sevdalar doğuruyorum kan revan içinde. Yıkayıp bakmak ister misin?

Sırtımı yasladığım duvarlardan demir sesleri geliyor. İşitme yetimi kaybediyorum bu uğultuda. Seni kaybetme korkusundan dahi bahsedemez oldum, içime mi işledin ne? Karlar altındaki yapraklar kaplamış yüreğimi. Üşüyorum, titreyerek seviyorum seni. Dudaklarımdan dökülenler paramparça ediyor yüzümü korkuyorum bir gün köşe başında tanıyamaman ihtimalinden.

Biliyorsun.

Olsun.


mirfanK'10
[Geldileryinenolurgitsinler]

7 Temmuz 2010 Çarşamba

Hayatın Anlamı

Yetim bir "A" dan sonra başlayan
Bir alfabenin
Sonrasında "Ş"nin koşturmasıdır aslında.
Titrek bir "K" kovalar seni
Kaybedilenlerin giriş katında.


mirfanK'10

[Tosbaa]

6 Temmuz 2010 Salı

İki Kol Arasındaki Boşluk

Zamanı geldiğinde
En büyük zamanları toprağa gömebilmekmiş
Hasretin / Yokluğun


Canının yarısı koparılmış, başka bir yere götürülmüş ve tek damla kanın akmıyor. Öyle düşün. Ama "hiç özlemedim seni / özlemek dostluktandır." İçimde bitmek tükenmek bilmeyen bir sen, sermayem avuçlarımda kalan kokun. Biter diye cebimde saklıyorum. Farkındayım aslında bir gün karşılaşmak için yaratılan bir duygu bu, sana olan hislerimin sivilcesi gibi. Ama dokunmuyorum. İlacı zaman değil, biliyorum -sensin-

Velhasıl;

Müptela olmuş kalbime
Bir kramp gibi yokluğun
Önceleri
Merdaneye girmiş bir acı idim
Çıkınca
Aşk oldum.

Aşık

mirfanK'10

[Perşembeakşamoradayım]

Deneme - Dört


Etrafımda büyüyen çocukların ilk senin adını söylemeleri çok tuhaf...
Çocuk dünyayı renklerine boyamış, kız üzerine hafif ve açık renkte bir elbise almış.
...

Seni çözemedikçe esirin olduğumu hissediyorum. Artık "deli" diye anılmaktayım yakın çevremde. Fakat seni anlatmayı bıraktım artık. Bilmesin insanlar, yavaş yavaş sinirleniyorum.

Geçenlerde kar başladığında seni düşünüyordum. Cam açık kalmış, geriye dönüp baktığımda odama dolan karın bir mucize olduğunu düşündüm bir an. Sonra yine sevdim seni. Belki bu bir bahaneydi ama olsun, pişman olmadım. Çünkü kar da çok güzel sen de.

Soğudu oda.
Uyumak istedim.
Ve seni diledim Tanrı'dan
İster bu dünyada verir
İster öbür dünyada.

Seni seviyorum.

...

Seni tanımladıkça tanımlıyorum, açıldıkça güzelleşen bir çiçek gibisin. Ama bunu en kötü yanı bunları yaptığımı bilmemen. Buna üzülüyor değilim açıkçası. Bilmemen daha iyi olacak gibi. Bilsen çok şey değişecek evet, ama mektuplarına iki cevap yazmaktan sıkıldım artık. Bir gün beni anlayacağını umuyorum çok aciz bir cümle. Ben bu cümleyi kuracak kadar acizleşmiş olamam değil mi?

Seni kaybetmek çok korkutuyor. Sana biriken cümlelerimi yazarken ellerim titriyor, kalemin altından kayıp gidiyor kağıt yüreğime doğru. Başka bir dünyanın sabahına

...

Benim olmadığım bir dünya bulmak zorunda kalacaksın sanırım.
Ama iyi ki varsın.

Ben.

...

Geçen yolda çarpıştığım bir kadında aradım seni
Bir radyoda kısık sesle çıktın
Otobüs camından el salladın yıldızlara
Geç doğdun sonra.

mirfanK'10

[Deneme - Dört]

5 Temmuz 2010 Pazartesi

Terazi

Seninle geçen saatler bir kefede
Sensiz geçen saniyeler bir kefede

Elimle kaldırıyorum senin tarafını
Küsüyor
Sensizlik.



Akrep 1'i yelkovan 51'i gösterirken durdu saat. İsyan edişlerin en büyüğüydü bu şüphesiz. Zaman feryadının en son çığlığındaydı. Sesin sesimin kollarındaydı. Zaman durdu / Biz koştuk.

Bendeki senin damarlarımdaki miktarını bende bilmiyorum. Sözlerim kirletiyor mezar taşlarını ve ölülerin tek pişmanlığı oluyor bu büyük sevda. Bak şimdi ellerim yüzüne dönüşüyor, sözlerim ise gözlerin. Aynanın karşısında artık daha uzun kalabilirsin, ellerime iyi bak. Sözlerim ıslak kalmasın.

Un tanelerinden kederler serpiştirdim yüreğine
Şimdi en sert rüzgarların
Tek hedefisin.

Defolu ruhlara saraylar döşediğin
Gerçek
Artık rüzgar durdu
Gözlerim sabit.

Kederlerse
En kıvrak zenne.


mirfanK'10
[Bizçokyakıştıkbirbirimize]

Beklentisiz


Aşk kelimelerin israfı değildir
Hediyedir.

Beklentisiz bir sabah sandal ağacıyla açılmak var denize. Aşk denizinde dümeni unutmak, sadece gözlerinde kaybolmak var. Biliyorsun, var. İki kere siyahlık gibi parıldıyor ufukta bir şeyler. Kapkara, zifiri, gözlerin gibi. Ama aydınlatmaya cesareti olan bir yürek çırpınıyor elimde. Kokunun sindiği, yüzünü kalem gibi çizen elimde.

Asırlardır bu sözler yazılır. Hatta aynısı yazılmıştır belki. Ama bu yaşanmamıştır bilirim. Beklentisiz bir güneşi uğurlamak nedir çok iyi bilirim. "Gel..." diye başlayan cümleleri harf harf yutmak nedir daha iyi bilirim. Gözlerinde kaybolduktan sonra bir başkasına giden aşk sözcükleriyle yine gökyüzüne karışmak nedir en iyi bildiklerimden hatta. Güneş battıktan sonra yamalı bulutların arasından yıldızları gölgeleyip "Olur da bakar yıldızlara, kayar bir tanesi dilek diler birisi, seni diler, seni ister yıldızlardan" demek nedir? Evet, bilirim.

Hiç doğmayacağını sandığın sabahlardan bir sabah perdeni aralayıp gözlerine bir "hasret" gönderdim bugün. Şimdi en güzel düşlerinin koynunda sıcacıksın, hissedebiliyorum. Ben titreyen bir dalın üzerinde rüzgar ile dalaşıyorum. 

Sen bir nefes alıyorsun
Benim ciğerlerim doluyor
Yüreğim atıyor
Hızlı
Hızlı.

Bedelsiz ve değersiz bir sevgi yetiştirmek. Değersiz çünkü var olan her şeyin değeri sana biçildi. Senin dışında kalan her şey süs, her şey dekor. Nasıl bir nefessin?

Hayata yenilgi ise bu "beklentisiz" hislerin silsilesi. Uzun uzadıya, keyfini çıkaracağım bu yenilginin.

Sordular
Ne dedi diye.
"İrfan" dedi
Dedim.
Daha önce kimse
Bu kadar güzel söylemedi beni
Dedim.

Sevdim

mirfanK'10

[-lıydık]

21 Haziran 2010 Pazartesi

Sevgisizler Yurdu

"Her şeye rağmen seni seviyorum" diyebilmek hayata satır başı yaparak devam etmektir...

Kalbinin hala onun için atmasından daha büyük bir duygu icad edilmemiştir muhakkak.

Çok uzun zaman hasbıhal etmeyeli, belki sana göre çok kısa bir zaman, belki bir göz yumma anı. Ama uzun zaman oldu bil. Olmamışlıkların meyveleri hala ham.

Daraldığında yine derin nefes alıyor musun? Ciğerlerine dolan hava bastırıyor mu içindeki sesleri bilmiyorum. Ama bilmeni isterim ki aldığım her nefes daha da çok konuşturuyor içimdeki seni. Hayat çok acımasız bazen. Ne zaman tamamiyle sana odaklansam sırtımdaki sızıyla uyanıyorum. Anlayacağın hala sırtımdan vuruyorlar. İyi ki göğsümde bir yerlerdesin...

Soracaksan eğer "nasılsın?" diye, senleyim. Sen sormadan cevaplıyorum hala birçok şeyi.

Sendeki bana iyi bak.
Çünkü ben
Bize çok iyi bakıyorum.

Seni seviyorum.

...

Zamanla değişen çok şey vardır elbette. Ama bazı sevgiler vardır ki bizim sevgimiz kadar yüce, bizim hislerimiz kadar kuvvetli, bizim düşlerimiz kadar yücedir.

Ama ne olursa olsun kimse benim kadar sevemez.
Çünkü ben
Hayata
Satır başı yaparak değil,
Sayfa atlayarak
Devam ediyorum.

Seni seviyorum.

mirfanK'10
[Biziz]

19 Haziran 2010 Cumartesi

Histeri

Hissizliğini hissetmek
Bunu hisli bir şekilde dile getirmek
Fena
Acı.


Biz ayrıldık.
Ben istedim.

...

Yiğit ve buram buram gidiş kokan iki dize. Kabahatini bilen bir çocuk gördüm. Karşısındakini parçalayan, güvenini yerle bir eden bir çocuk, kimine göre adam! Başkasına sadakat gösterirken kendisini aldatan insanlardan bu da. Körü körüne sadakat gösteren bir kızın düş evini yine kızın silahıyla yıkan birisi. Sadakat gelişmiş bir duygu değildir, alınmış bir karardır.

Sonra çocuğun ağzından kızın gidişini uğurlayan sözler duydum. Canım yandı biraz. Belki fırsat yokluğu çekiyordu o ara, belki yıldızların masumiyetine inandı diye düşündüm. Ama gel gör ki bizler sonradan kazanılamayan her şeye karakter diyoruz. Üzülmedim, geçti.

Bazen her şeyi bilmek kötü, bazen her şeyi bilmek zehir. Haklı olmak bazen en kötü durum. El bağlı, kol bağlı, gönül zaten yok.

Ben sevginin siyam ikizini de aldım yüreğime.
Korkma
Üçünüze de yer var.

...

Ayrıldık
Her günümden on yıl gitti.
...

Ağızdan çıkan harflerin sayısı kadar kolay değil elbet. Bir insanı söküp atmak yürek işi. Birisini ne kadar sokarsanız hayatınıza, o da o kadar sokar ya hayatınıza. İşte bu durumun adı da bu. Evlat acısı gibi değil bu. Sobaya elin değişinin yakması gibi değil, bunun ayrı bir yeri var. Ayrılığın dünyası tamamen ayrı. O hep oradan yakar.

Yahu gittin madem, adam gibi git! Çocuk gibi değil.
Hiçbir şey hatırlatmasın seni.
Kırıntın dahi kalmasın içimde
Böyle gidilmez
Sevgiden daha büyük olmalı
Ayrılık.

Anlamıyor musun?
Hala
Her adın geçtiğinde
Telaşlanıyorum.
Dilim tutuluyor
Yürüyemiyorum.

...

Unut
Hatırla-
ma
Ama.

mirfanK'10
[Haklı]

16 Haziran 2010 Çarşamba

Erken Sonbahar


Yaz tazesi güneş sıcakları seni mutlu ediyor ama
Kuruyan bir çift yaprak var
Bak.


Göçmen kuşlar yine önlerindeki kuşların kanatlarını takip ediyorlar biliyor musun? Senin gidişinden sonra yaşadığım ilk sonbahar bu. Şimdi ezip geçiyorsundur aşkımla hayat verdiğim o güzelim yaprakları. Olsun. Biliyorum ki onların her kırılış sesinde beni hatırlıyorsun ve yüreğinde bir şeyler toparlanıyor.

Yaprakları dökülen ağaçlar büyüyünce en büyük aşk olacaklar...

...

Hadi bakalım becerebilecek misin ardına bile bakmadan soldurduğun yaprakları süpürebilmeyi? Yetecek mi gücün onları savurmaya? Savrulurken onlar dört bir yana dökdüğün yaşlarla yetişecek olan ağaçları da kurut ama, büyümesinler.

Bana söz verdi sonbahar
Artık uğramayacak bana.
Ve ben
Acılarımı emanet ettim
Estireceği en sert rüzgarlara.

mirfanK'10
[Sonbahar]

Veda

İlk "merhaba" kadar akılda kalıcı
İlk tokalaşmadaki kadar sıcaktır.
Gelişin bir kokusu varsa eğer
                                               Veda'nın tadı acıdır.


Her söylendiğinde yeni bir başlangıcı müjdeler belki...
Hiç yaşanır mı hayat "belki" diye?

Belki...

...

Hiç gelmedin sen akşamın karanlığıyla. Geldiğin, gelmeyi düşündüğün yerlerde yaşayanlardan değildim ben. Uzak, uzak olduğu kadar eğreti bir duruş sergiledim hayatının raylarına. Yolundan çıkar belki mutluluk trenin. Belkiler ile yaşanır hayat. Keşkelerin koynunda uyutulan bembeyaz düşler gibi habersiz yenir yalanlar. Bilirim.

Git.

O kadar derin işledi ki gidişin yüreğime. Yaşadığım her gidişte hala sana el sallıyorum. Gözümdeki her yaşı gördün muhakkak. Ama bu gidişinde saklanmış gözyaşlarımla ağladım. Her yaşımın tadını bilirsin. Tuz buz olurdun ya ben ağlarken. İyi ki görmüyorsun bu yaşlarımı. Acı, acıtıyor. Kan görmeyeceksin bir daha emin ol.

Gittim.

Yutkuynamıyorum ki. Boğazımda düğümleniyor her sözüm. Derin bir kuyu artık yüreğim bazen merak edip taşı yuvarlıyorum içerime; ne de olsa sen yoksun çarpsın en dibine de yerimi bileyim diye. Ses yok. Tıpkı her gece başımı yastığıma koyduğumda "gel" haykırışlarımın sonunda olmadığı gibi. Ses yok!

Gittin.

Onlar gülmeyi hakettiler şüphesiz
Birlikte ama.
Ağlarken birisi
Omuz olmalıydı diğeri
Hangisi
Neden
Gitti bilinmiyor
Şimdi bir el-veda
Diğeri boş.

Gittiler.

mirfanK'10
[Üçbeşsekizbindokuzyüzseksenyedi]
 

Masumiyet Rüzgarı

İlk göz ışıltısı
İlk kalp çarpıntısı
Yol verin.


Yaşamak için bunu kavanozda saklamaya gerek yok.

"..."

Avuçlarımda büyüttüğüm masumiyet sığmayınca solmasını bekledim. Evet, belki yanlış yaptım fakat bunu ağlaya ağlaya yaptım. Bilmiyorum bir saksıda yetiştirebilseydim eğer böyle olmazdı. Etrafımda yaşayan herkes bu çiçeğe gözünü dikti. Kimisi yapraklarından kopardı gitti, kimisi gövdesini inceltti. İçimde hiç büyümeyen bir çocuk vardı hani? Masumiyetime göz dikenlerin asıl amacı o çocuğu kollarını kesip dilendirmekmiş. Masalcı bir amca söyledi.

Ama o günden sonra aynaya bakarken utanmadım hiç. Sevilmek güzel geldi bana, gülümseyişlerimin ışıltısı değişti ve kalbimin ritminde bir farklılık söz konusu. En sevdiğim öğün oldu ailemle yaptığım pazar kahvaltıları. Hep birlikte geç uyanıp hep birlikte güldük. Sonraları öğrendim ki gülmek çok güzel.

Egolarımın kabuk bağlamasına izin verdim çok sonraları. Kabuk bağlamadan önce onlar çok yıprandım ben. Daha içimdeki o çocuğun bile farkında değilken ben kim bilir kimler kirletti masumiyetimin ellerini. Bir gün gözyaşlarımla yıkadım çocuğumu ve kabuk bağladı içimde ego adına ne varsa.

Çok düşündüm yitirdiğim şeyleri. Elimde bir fener ile aradım hem yitirdiklerimi hem de yitip gidenlerin sırtına binip kaçan masumiyetimi. Keşke diyorum şimdi, keşke içimdeki çocuğa konuşmayı öğretseydim de ben karanlıkta elimde fenerle biçare dolaşırken "ben buradayım" diye haykırsaydı. Boşuna karanlıkta ürpertmeseydim güngörmemiş duygularımı.

Gözyaşı ve hüzün yumağı yerini eşsiz kahkahalara bıraktı şüphesiz. Çok sevindim ben, çok mutlu oldum.
Şeytanlara kurban ettiğim şeyleri şimdi melekler koruyor. Evet, melekler koruyor.

Seni seviyorum.
Keşke.


"..."

Kız çocuğun mezarından kalktı
Son kez elini sürdü o soğuk taşa
Yüreğini okşadı

Ve

Perde.

mirfanK'10
[Masumiyet Rüzgarı]

15 Haziran 2010 Salı

Mutluluk

"Hiç bilmeden açık bıraktığınız kapıdan girer mutluluk..."

Ya öldür
Ya unut
Çelişkisinden galip çıkmaktır mutluluk.

Denizi seyrederken kıyıdan
Geçen yelkenlerin renginden
O'nun gözlerini çıkarmaktır
Ve batınca güneş
Ay'dan ´yüz´ bulmaktır
Umarsızca.

Ellere çok gördüğünüz aşkı
O'na vermektir
Sevilmeden
Düşünülmeden
Aklında yer etmeden
O'na vermek
Tek kırıntısına kadar
Düşünmeden bağışlamak...

...

Ellerimin ulaşamadığı mutluluk
Rüyalarımı süslemekten başka
Ne işe yarar ki?
Eğer sen isen rüyalarımı süsleyen
Gözlerim açıkken yaşamak
Neye yarar ki?

Bir an ise yaşadığınız
Mutluluk
Ömür sürüyorsa eğer
Aşktır
Gel.


mirfanK'10
[06ebu13]

14 Haziran 2010 Pazartesi

Sen

Uzaktan bakınca eğer
Bir saman alevi gibi
Görünüyorsa
Bendeki "sen";
Gönder birisini dokunsun bak!
Uzaktan izle
Dünyada bir kul
Nasıl yanar
İnsan cehenneminde diye.
İzle bak
Nasıl kızarıyor o cüretkâr parmaklar
Bendeki senin
Alevlerinde.

mirfanK'10
[Kilit]

Özlem


"Bu geçmişe duyulan bir his değil, geleceğin olmayışına yapılan bir haykırıştır."

Uzak durun
Hepimiz aynı şeyi
Özlemiyoruz.

Amca;
Kızıma iyi bak!

Önce bir müzik dolar odaya. Beklemeyi çekilir bir duygu yapan bir his ile karşı karşıya kalır insan. Ardından yaşanmamışlıklar hanesine yaşananların bir kopyası yapıştırılıp maske takılır o güzel duygulara.

Bir yol kıyısında, bir kadın.
Nasıl sevebilir bir insan
O'ndan çok
O'nu özlemeyi.

Çok kalabalıkken etrafın
"Gitmek istiyorum"
Feryadındır özlem
Ne sensin özlem ne de ben-
im.
Özlem sen-
in.
Özlem ben-
im
Özlem biz-
iz
Bırakma.

mirfanK'10
[Kilit?]

Yokluğun - II

Gece radyoda çalan parçaların aralarına kim sakladı seni?

Ama şu bir gerçek ki
Çok yakışıyor yokluğun yanıma.
Bir tek benimle
İyi gidiyor yokluğun.

Sana yoğrulurken gecelerim
Rüyalarım hep sana yoruluyor
Bir ağaçtan papatya koparıyorum
En çok senin kulağına yakışıyor.

...

Gecenin her rengini bilmek yokluğun.
Hiçbir tonda olmayışını bilmek,
Koynunda gecenin
En zifiri karanlığında yokluğunun
Bir sigara ateşi kadar masum.
Ama bendeki rengi beyazdır yokluğunun.

Ve neden sonra
Zamanın öğretemediği tek şeydir
Yokluğun


mirfanK'10
[Halayokluğun]

Gidenler

"... bir anda gidenler" gerçek aşklar değildir. Onlar aşkın yakan alevleridir, sadece aydınlatan alevler. Isıtan alevler ise bir anda gidenlerden sonra başlar ve yavaş yavaş yakar...


Karşılaşmışken onlar uzaktan bir bebek bakışıyla seyretmeyi tercih etmek. Mesele bu aslında. Mutlu olmak için yazgı ile yapılan düelloda silahı ilk çeken olmalıyız. Belki de en çabuk olmalıyız. Ne olmamız gerektiğini bir kenara bırakırsak önce biz tetiği çekmeliyiz.

Yazgıyla yapılan savaşı kazananlardan `bir savaş öyküsü´ dinlemek isterdim. En kötü ihtimalle tetik çekilecek olan taraf hakkında bilgi edinmiş olurum, yahut olurdum. Tam olarak yenildim mi bilmiyorum aslında. Savaşın başladığı veya başlayacağı da belli değil. Bir mağlubiyet var hayatımda o kesin. Ama savaşın çıkmadığını biliyorum. Çünkü bir silah geçse elime ilk önce kendimi vururdum.

Dönüp sevgime bakıyorum. Dizlerinden yukarısı görünmeyen bir çift var. İnsanlar gerçekten bilmiyorlar sevgimin kudretini. "O" bilse bunu bilmekten ölecek, diğeri bilse "saçın tek bir teline dahi dokunmasaydık" diyecek. Bir silah geçse diyorum ya. Yazgının bir günahı yok.

İki insan ne zaman karşı karşıya dursa bir terazi misali, bir taraf ağır basıyor. Her zaman birisi daha çok sever derler ya ben teraziden geçtim dünyanın dengesini bozuyorum. Olduğum taraf hep ağır basıyor, belki de bu yüzden susuyorum.

Ben
Hiç yalan yapmadım
Hiçbir günah
Karışmadı ellerime.
Avuçlarımda
O'nun kokusu varken ben,
Ay'a karşı ağlamadım
Değmedi
Parmaklarım gözyaşlarıma.
Olur da görürse
Yaşlarımı
Üzülür
Yüzü düşer,
Dudağı bükülür
Ben
Ölürüm.

mirfanK'10
[Son'sun]

13 Haziran 2010 Pazar

Mutluluk

Gözyaşlarım kulaklarıma doğru akıyor.
Duymadığım sözler var biliyorum
Belki duymayayım diye çırpınıyor
İki damla yaşım.


Aşka dair söylenmemiş hiçbir söz kalmamıştır bilirim.
Ama senin hepsini duyduğundan
Emin değilim.
Ne zaman aralansa dudaklarım titreyerek
Sana yükselen
Bir harfinde
Bin anlam içeren
Kelimeler çıkıyor.

Seni sensiz düşünmek ölüm.
Ama senin içinde olduğun düşünceyi
Beyinde barındırmak
İşte budur ölümü yenmek.

Sen sakın düşünme beni.
Ne zaman mutlu olmak için kafanı çevirsen
Ben o zaman
Orada olurum.
Mutlu olursun
Sonra
Kaybolurum.

mirfanK'10
[Yâragidelim]

Nefes

Közleri ateşe çevirmeyi bilenlerin nefesi
Ateşi
Küle çevirecek kadar
Kuvvetlidir.


mirfanK'10
[Üfle]

Hatırlıyorum / Bizdik

"Gözlerimin açık olduğu her saniyeyi seninle geçirmek istiyorum. Paranın asla satın alamayacağı şeydir aşk. Cebimizde duran paraya insanların bakışı tuhaflaşsa da içimde beslediğim aşka asla öyle tuhaf bakamazlar. "

Eğer birisinin gözyaşları sırtından aşağı süzülüyorsa, göğsünde bir şeyler eksik demektir.

Bazen doğru olduğu için yapılan eylemler düşünüldüğü kadar doğru olmayabilir. Çünkü her doğru insanları mutlu etmek için tasarlanmamıştır. Bazı doğrular vardır ki insanları yanlışa sürüklemekten başka bir işe yaramaz. Sürüklenerek gidiyorsan doğruya işte bu en büyük yanlıştır.

Eğer elim nefesimden daha çok sevdiğim birinin elindeyken vereceksem "son nefesimi" gözlerimi kapatıp beş dakika sonra onunla açacaksam gözlerimi / Doğrusuz yaşayabilirim ben.

...

Sorarsa birisi bir gün
Yahut izlersen
Hislerim kadar
Bembeyaz bir perdede
Bizi
Sen de
Hatırlıyorum / Bizdik
Diye söyle
Sonra sus
Sen de.

mirfanK'10
[Benyaşıyorumonlaryazıyorlar]

12 Haziran 2010 Cumartesi

Kıpırdama

O kadar beklettim ki seni yüreğimde...

Sana dair sözleri dudaklarımdan topladılar. Yüreğimin limanlarında yasak avlandılar bazıları. Bir gidiş için bekletmedim seni asla. "Pişman" diye geçrisen aklının bir ucundan; değilim. Nefes alan tek parçam olarak içimde yaşıyor olduğunu bilmenin verdiği "aşk" kırpıyor gözlerimi.

Ben nasıl yenik düşmem zamana? Nasıl bağlanmaz elim, kolum, dilim... Ben senden bahsederken nasıl akıp gidebilir ki zaman? Kim alabilir ki bende ki seni? Usulca siniyorsun uykularımda kanıma. Biliyorsun. Bir çığ gibi büyümüyor, bir kış gibi esiyorsun içimde.

O kadar anlattım ki seni bir yerlerde...

Kimseye vermedim hesabını güzelliğinin...
Ve hiç arkama bakmadım seni severken. O kadar anlattım ki seni birilerine. Onlar dinlerken de sevdim seni. Ben anlatırken ağladı onlar, onlar ağlarken de sevdim.

Onlar seni hiç görmediler. Hiç bilmediler seni. Sadece sendeki beni bildiler ve çizdiler.

İçi en sevdiğin şarapla dolu
Ağzı mantarlı bir şişenin içerisine koydular seni.
Seni yüreğimde yıllandırıyorum
Yüzünü
Şişede.

Resim: Sema Demir [Czech Republic / Brno]
Kurgu: İrfan Kurudirek


mirfanK'10
[Şişedekikadın]

Melekten Bir Gece

"Aşkı paslandırmaz asla,
Yağmura karışır, duşta saklanır gözyaşı."

Bir nehir oturdu gözlerime. Geldi karşıma bir melek oturdu sana yakın güzellikte. O söyletiyor tüm bu güzel sözleri. Ben söyledikçe gülümsüyor, sen duydukça küsüyor bana. Belki güzelliğini kıskanıyor, belki melekliğini ama küsüyor.

Nehir önünde duracak sözlerin hani? İki dudağını aralasan doğacak güneş. Biliyorum. Nerede o iki parmağın - ki o parmaklar durduran nehri, dokunan gamzlerime.

Hani...

Ben çaresizce
Biraz uzansam
Mutluluğa dokunurum
Sandım
Yanıldım.

mirfanK'10
[Duştaykenağlayalımbirbirimizikandıralım]

9 Haziran 2010 Çarşamba

Lütfen Hafifçe Kazıyınız

Basiretsiz bir aşkın
İlk kelimeleri tuttu
Diğerleri için;
Tekrar deneyin lütfen.

mirfanK'10
[Anlamsızaöğütler]

Musluktan Aşk

Aşkından bir damla damlat ki yüreğime
Yeşillikler içerisinde büyüsün
İçimde yaşayan çocuk.


Adım geçtiğinde kaç kez nefesini içine çekiyorsun kim bilir.
Gündüzler kısalıyor, uzuyor geceler bilmiyorsun.
Sen bir dilek tutuyorsun parlayan yıldızlar kaydığında, ben nöbetini tutuyorum o gecelerin.
Bir gecesi vardır her insanın hayatında
Her gece başını yastığa dayadığında
Sabaha kadar başında beklediği
"Bir gecesi" vardır her insanın.
...

İçinde yellerin estiği bir dağ evinin
Gölgesinde kalan fidanım belki
Belki yüzyıllardır akan suyun
Geçmediği tek yolum.
Camdan tavanı olan
Bir "düş" eviyim sensiz.
Seyredince yıldızları
Saçıyla oynuyorum içimdeki çocuğun,
Uyutuyorum
Büyütüyorum.
Ama
Görünce seni suyum, yolum, gölgem, evim
Yeşilmiş gibi davranıyor içim,
Büyüyormuş gibi yapıyor
İçimde
Yaşayan
Yaşlanan
Çocuk.

Not: Bu anı çok seviyoru(z)m
mirfanK'10
[Saçımlaoynamasalanlatbanaamauyutma]

Masal

Ben çocuklara yedirmek için yapmadım.

Birisini uyutmak için yapılan bir şey değil bu.
Bu, birisi için değil çünkü.
Bu sadece güneşi ısıtmak için yapılan
Ovuşturmadan başka bir şey değil.
Yansa da ellerim
Avuçlarımın arasında ise güneş
Ve ben inanıyorsam ısındığına
Ben aşığım demektir.
...
Masallarda ölüm vardı hani.
Hani masallarda kavuşamazdı sevenler?
Ben yaşattım seni
Kavuştum sana.
Şayet bilirse bir gün masallarımı birisi
Ben bilmeyeyim
Sen üzülme.

mirfanK'10
[Masalyokmubugece?]

8 Haziran 2010 Salı

Deneme - Üç


Kumda bıraktığın izleri silmek için
Kıyıları
Döver deniz.

Hangi haykırış seni yolundan döndürür bilmiyorum. Düşleri alabora bir kadın gibi gittin biliyorum. Ama en parlak yıldızı bağlamıştım düşlerine sönersen eğer, yıldızımla parla diye.

Yakılan en yanık mısraların göbeğinde kaybetmiş bir adam. Melekleri kıskandıracak kadar sevmek ilaç değil yaralara mutlak. Ama bir sahilde izini dalgalara emanet eden bir kadına "dur" diyebilmek... İşte bu çok büyük bir cesaret. Sahilde esen rüzgara emanet etmek sevdiğinin kokusunu. Oradaki kayalıklara göz kulak ol demek. Adamın işi zor.

Kadının izlerini yok etmek için parçalanıyor deniz. Köpürüyor, içi içine sığmıyor evet. Deniz o kadar büyük ki bir sahil parçasına bile tenezzül ediyor. Bir izi yok etmek için bu kadar uğraşmak neden? Gözün mü var deniz?

Şimdi tamir edilemeyen bir yürekle kaldı adam.
Kadın sahilde izlerinin silinişini izledi. Sonra denizin en ucuna baktı ve konuştu rüzgarla...

Ağzı mantarla kapalı
Bir şişeyle sevdiğimin harfleri gelseler
Onları okusam da
Öyle ölsem.


Fotoğraf: Murathan Özbek
Kurgu: İrfan Kurudirek


mirfanK'10
[Olacakgibi]

Deneme - İki


Tüm yeşilliklerin inadına pembeye büründü kadın...
Gökyüzüne baktı
"İçimdeki yerini değiştirdim bugün..."
Git.


Çalmasını bilene güzel bir enstrüman "gitmek". Kış gelir, soğuk gelir, kar gelir, mevsim bahar olur kuşlar gelir sonra sen gelmezsin direk sonbahar gelir.

İşte bir kadının mektubundan dökülüp gidenler bundan öte olamaz. Vazgeçmekten vazgeçmek bile büyüklüktür aslında. Ama önce vazgeçmeyi, gitmeyi düşünmenin büyüklüğü var.

Bu kadar büyüklüğü kaldıramam dedi kadın...

Döngüdür belki. Gidince ben boşluğum dolar elbet, yenileri gelir. Sevilir birileri yine benim pembe elbisem dahi yer etmez zihinlerde. Düşüşüm / Çıplak ayaklarımla üşüyüşüm / İçimde bir yerlere seni gömüşüm. Bunlar bilinmez ki...

Kadın yazdıkça parçalanmadı asla.
Gittikçe de parçalanmadı.
Sadece
Rüzgar
Mektuba yakın bir yerlere
Kokusunu bıraktı.

Gittiğim yerler soğuk, zifiri, bakımsız ve çıplak. Yani gelme.

Kadın çok mu düşündü sevdiğini bilinmez ama iki kelimenin birine "gelme" arzusunu yapıştırdı. Yaptığını bozmamak için kaçtı kadın kimine göre. Bana göreyse kadın yeşile pembeyi çok yakıştırdı.

En nihayetinde kusursuz bir resmin ortaya çıkabileceği ihtimaline sarılıp düşleseydim seni eğer
Sabırla ve kararlılıkla inansaydım
Binlerce parçasını itina ile yüreğime sokuşturduğun
Mutluluk tablosunu tamamlamaya çalışsaydım.
Pembe giyinmezdim.
Maviye bürünürdü her şeyim.
Kollarında son bulurdu en eşsiz hikayem.

Kadın çapını aştı. Bilinmeyenlerden, tadılmayanlardan vazgeçti kadın. Korkmadı evet. Önemli olan bu yarışa katılmaktı ve kadın tüm gücüyle koştu. Sen de korkma bu yüzden.

Ardına bakmayan tüm kadınlar gibi
Kayboldu yeşillerin arasında bir kadın
Masmaviydi gidişi
Ardında kalan mektup simsiyah.
Okuyan gözler olmasa da
Gitti kadın
Bir erkek gibi gitti.

Fotoğraf: Murathan Özbek
Kurgu: İrfan Kurudirek


mirfanK'10
[Kadınıngözündengörmek]

Deneme - Bir

"Şayet sıcacık bir yorgan ise istediğiniz, iliklerinizi ısıtacak bir güneşten vazgeçmiş olabilirsiniz..."

Elinden düşen kadehin parçalarına uzun uzun baktı kadın...

Bir intiharın eşiğinde otururken ayaklarının çektiği yöne baktı ve gülümsedi. Bazen bir derin nefes kadar kolay, bazen bir derin nefes kadar zor yaşamak diye kıpırdattı dudaklarını. Oysa hedef ile başbaşa bıraktıkları on ikiden vurmuştu. Bu bir bakıma iyi olabilirdi, kırılan kadehin parçalarının çatı süsü oluşu gibi.

Sallanan ayaklarının altında salınan aşıklara baktı bir süre. Belki kendini bırakacağı boşlukta onların hayalleriyle kavrulacaktı ama yine de var gücüyle onların hayallerine ortak olmaya çalıştı. Konuşmakta zorlanıyordu. İçinden geçenlerin bir tanesini dahi yakalasa tutunacaktı hayata ama kayıp gitti her şey tüm varlığı gibi...

Elleri arasında gerilen bir uçurtmanın mutlu ettiği çocuğu gördü kadın...

Bir uçurtma ile mutlu olmak veya bir uçurtmayla uçmak. Belki olmak ya da olmamak. Kim bilir en ufak bir hamle kimsenin tarifini yapamayacağı bir başlangıca işarettir.
Belki ufuk çizgisinin rengi kadar berrak
Belki en mavi deniz suları gibi düşsel bir güzellik yaşanacak...

Koltuğunun altında bir gül ve arasına sıkıştırılmış mektup ile hızlı yürüyen bir genç gördü kadın...

Kadın gördü usta. Görebilmeyi öğrendi.

Sonra aşağıdan yükseldi hızlı yürüyen gencin öğütleri

Tercih etmemektir vazgeçmek,
Kırılmak değil; dökülmektir.
Günahsız şarkıların nakaratıdır,
Gelinin veda anıdır vazgeçmek.


Her ne kadar vazgeçmeyi bilenler alsalar da hayatın tadını
Asla takdir edilmeyenlerdir onlar

Şimdi sen vazgeçeceksin
Ve
Bazıları
Çocukların ulaşamayacakları
Yerde
Saklayacaklar
Seni

Fotoğraf: Murathan Özbek
Kurgu: İrfan Kurudirek

mirfanK'10
[Role Play]

7 Haziran 2010 Pazartesi

Alt Üst

Zırhını giyinmemiş düşmüş sokaklara bir aşık
Savaşı kaybedenlerin çadırına yürümüş.


Orada birisini görmüş.
Ellerini dizine vurarak "geleceksin" diye ağlayan birisini...
Bu savaşlar çıkmış çıkalı savaşırmış bu çadırdakiler.

Ay çıkmış gökyüzüne.
Okyanus gidip gelmiş dövmüş kıyıları.

Alt üst olmuş aşığın içerisi.

Bakmış ki

Elleri hala dizlerinde
Gözleri hala gökyüzünde.

mirfanK'10
[Nazardeğmesin]

6 Haziran 2010 Pazar

Dünaydın Sevgilim - XIV

Sisler arasından parıldayan bir ışık alıyor gözlerimi
Alıyor ruhumu, alıyor benliğimi.

Sadece senden geriye kalanlar sığıyor avuçlarıma. Yüreğimden taşıp dökülenler avutuyor birilerini. Kimsenin sevilmediği ve sevilmeyeceği kadar sevilmen yüzünde bir tebessüm bırakıyor. Hissediyorum.

İnadına yaşlarını doldurmaya çalışıyor avuçlarıma günlerin hasreti. Senden geriye kalanları bir kenara bıraksam, ellerime dolsa o gözyaşları belki sen diye kıyamam damlatamam parmaklarımın arasından.

Hayallerimin duvarlarına itina ile dizdiğim resimlerin daha neşeli şimdi. Her gece yıldızları utandıran masallarım kulaklarında kaybolup gidiyor. Ne kimse duyuyor sesimi senden başka, ne de uyumaya yeri var başkalarının. Sen her yıkılışında "neden yıkıldım" diye kahrolurken ben "kaybolmadığına" şükrettiğim için ayaktayım belki. Biliyorsun, her yıkılışında bin parçaya bölündüm. Eğer parçalarımı toplamasaydı tek bir gülüşün en ufak sillenle yerin dibinden severdim seni.

Dilimin ucunda çok şey vardı söyleyemediğim. Elde avuçta kalan tek şey senin özlemin. Neler dilemiştim hayattan senin dışında? Bak sırtımda bir dolu hayalle geldim kapına üst üste istifle hepsini en derin dolabına.
Şimdi içimde senden bağımsız yaşayan bir çocuğa öğütlüyorum seni. Hani ağaç yaş iken eğilirmiş ya, dimdik sevsin seni istiyorum. Alnının akıyla.

Ben seni aramak için gökyüzüne baksam da
Sen yine de sarıl kollarıma.


Parmağını dudağına götürüp topladığın ekmek parçacıkları kadar yakınındayım
Kuruyunca parmağın dökülüyorum ayaklarının dibine
Ve
Ezip geçince sen
Ben Allah'a yalvarıyorum.

Vakit yüzüne kapanıp
Mutluluktan ağlamanın vaktidir
Bu aşk
Bu cümleler
Yepyeni bir hayatın
İlk cilveleridir.


Böbbürleyinceelimisıkkihuphurukalsınhayallerimiz "

mirfanK'10
[Dünaydın Sevgilim - Ondördünde]

Avuç

Su gibi seni sevmek
Ne kadar susasam kendi payıma
O kadar susuyorum
İkimizin adına.


"... şarkıdır aşkın ilahi aşk makamından..."


mirfanK'10
[Ballıdildenbalaballar]

İskemle

Düşünüyorum da;
Bir gün
Adım geçtiğinde satılarda
En büyük umutların hatırasında
Kimliği belirsiz aşklar pahasına
Ne olursa olsun
En derin aşk sen
En güzel gülüş senin olacak.
Yine büsbüyük sen sevileceksin
Yine koskocaman yankılanacak adın
Bir gün unutacağın bu topraklarda.

mirfanK'10
[Çoksevdimikimizi]

4 Haziran 2010 Cuma

Sarı Papatya

Yağmurun yağması
Güneşin açması
Veya
Bir başka mevsimin gelmesi
Gelişin kadar kutsal olmayabilir.

Her mevsim yaprakların döküldüğü bir kentte insanların da yapraklar gibi döküldüğünü izle. Soğuktan donmuş, çatlamış yürekleri hasta bakışlarıyla insanları tanı. Çiçeklerini hiç sulamamış anneler gör, hiç çiçek koklamayan gelinlere şaşır. Bir de kendine bak güzelliğini gör, farkına var kendinin. Mutluluğunun, gözlerindeki güneşin farkına var. Yanındaki bana bak, gülümse...

Karlı dağların kahverengilerinden şekiller yap benim yerime. Neye benzetirsen benzet bir kopyası benim elimde... Bir çocuk var bak bulutlardan düşmüş o dağın başına elinde yüreğiyle karşında duruyor bak, gözlerinin içine bakıyor sana doluyor, seni soruyor. Al bir kopyası da kalsın sende...

Bulutlara bak, korkunç bir zifiri karanlıktaki gökyüzüyle ürper. Parmağınla göster inadına herkesin gözüne soka soka göster. Kahve çekirdeklerini savur, sakızını patlat içerden gün gibi al ışığını batıp giden güneşten... Topraklarda ki izlerini topla, bir gönül fukarasına ömür katan izlerini toparla bir kucak dolusu ömürle bırak bir kenara. Senden ayrı sohbeti, sözü olmayanları tanı. Tek sözüyle dünyayı aralayanları tanı. Şahit ol sevildiğine. Çok sevildiğine...

Kıyıya vurmuş düşlerim
Üzerinden geçen martıların sesleriyle ayakta
Bir bedene sığdırabildim seni.
Bir ömürden taşırdım yokluğunu
Dolduramadım sayfalarca
Yine sana adardım;
Bir bedenim
Bir ömrüm daha olsa.

Olsun...

mirfanK'10
[Koparılamayançiçeklerdenbirbukleyaptımuyudiye]

3 Haziran 2010 Perşembe

Gökyüzü

Aynı gökyüzünü kollamışız gecelerce.
Yıldızlardan birinin bacağına bağlayacaktım seninle ilgili tüm dileklerimi
Senin dilendiğin bir yıldız kaydı
Güneş tutuldu
Ay hala pişman.

mirfanK'10
[Desen]

Susma

Ne zaman geçse adım bir sohbetin kıyısında seni arıyor tüm gözler
Adımın yanında bir gelincik gibi duruyor adın
Farkında mısın?
Süpürülen her gecenin sabahında sen
Her yağmur damlasının ardından topraktan efil efil yayılan sen.
Susan sen
Susayan ben.

mirfanK'10
[Susma]

Sen misin Yağan?


Suratımın en sevdiğin tarafı

En sevdiğin kentin
En sevdiğin sularında giden
Bir vapurun camına yapışık.
Aklımda sen
Hayallerimde sen
Belki yağan da sensin.
Gözümden bir yaş yüzdürdüm
Cama doğru
Bir yağmur damlasıyla birleşip
Denize karıştı
Akdeniz
Kucakladı
Bizi
Sen yağdın sandım
Alabora oldu düşlerim
Seni aradı
Kayıp ellerim.

mirfanK'10
[Venezia]

Keşke

Keşke seni hiç tanımasaydım.
Kiminle kıyaslasam seni
Açık ara farkla
Hep
Sen kazanıyorsun.

mirfanK'10
[Fark]

Gözlerin

Bir açmışsın ki mutluyum
Bir kapatmışsın
Her şey
Gitmiş elimden.


Mektup
Hala gönlümü taşıyor sana ısrarla
Ellerinde şimdi
Tüm satılarım
Yüreğim.
Katla koy yüreğine
Sevgimi
Sevdiğimi.

mirfanK'10
[Mektup]

Bizi Unutma

Her sustuğunda bir çocuk
Unutma bizi.
Son dileğimin en güçlü cümlesi bu.

Hayallerinin her kıvrımında aklının bir yerine düşsün bir ses.
Üzülme, ama hatırla bizi.
Şarkılar söylerken kuşlar nakaratlara düşsün şarkılarımız.

Sende kalmış tüm neşem
Sende kalmış tüm aynalarım, benliğim. İçim dışım sende kalmış.
Unutma sendeki beni.

Ama

Gittiğinde bir gün.
Dizimde yattığın geceleri unutma ama.
Hatırla ama.
Ama.
Ama...

mirfanK'10
[Yakarış]

Dal

Seni çıkarıyorum benden
Geriye kalan
Et
Kemik
Ve
Hissiz bir beden.

mirfanK'10

Dünaydın Sevgilim - XII

"... gelişinin üzerinden kaç zaman geçti bilmiyorum ama gelişinden sonra yüzümden geçen gözyaşlarım okyanus..."

Bir dağın başında kalbim oksijen için can çekişirken aşkın tanımını getirdim tekrar önüme. "... aynı havayı soluduğunda daha az nefes almaktır..."

Kaç aşık sevdiğinin yanında ciğerlerini doldurur bilmiyorum ama ben kokunu muhafaza edebileceğim kadar soludum o havayı. Yıldızlar şahit. Benim dilim yalanı bıçaklasa da yıldızlar şahit, yıldızlar masum, yıldızlar...
Onlar dile gelse anlatsalar kaç kere sensiz baktığımı onlara, kaç kere dualarıma bahane ettiğimi söyleseler. İnandıklarını anlatsalar, sabrımı söyleseler sana. Gözlerin çakmak çakmak bakacaksa eğer yıldızlara dil oldum ben. Bil.

...

İmkansızdan bir önceki durakta buldum seni. Belki de hep orada bekliyordum ben, sen yeni geldin. Koşuşturup duran çocukların arasında dimdik, gözlerini kırpmadan bir adamı oynadım tam 761 gün. Ve sen mutlu oluyorken; öyle sanıyorken, ben aşık oluyordum sana damla damla.

Zor, birini "en güzel" yapan sıfattır diyerek zorlaştırıyorum seni içimde. O kadar zorlaştırıyorum ki bazen hayallerime ortak ederken utanıyorum kendimden. Nasıl oldu da sevebildim bu kadar diye soruyorum kendime. Akışına bırakınca seni hiç bilmediğim ve daha önce görmediğim bir şiddette büyüyorsun. Önüne geçeyim diyorum. Acımıyorsun / Ezip geçiyorsun.

Ayaklarının dibinde bir çocuk. Veda etsen, hayatının anlamıyla kaybolup gidecek. Sessizce çıkıp gitsen kaşlarıyla, gözleriyle, etiyle, sesiyle seni bekleyecek.

Yalnızlıktan bağımsız bir şey şimdi yaşadıklarım. Çocuk dönüp duruyor yatağında uyumak için. Ama bir sesle irkilip hayatının göbeğinde oturan güzeli seyrediyor.

...

Bir gün dizlerimi parçaladığım yerde gülerken gördüm seni. Ben çocukluk masumluğumu giyinmiştim, cebimde turbo sakızlarım. Sen de aynı masumlukta ağzını yüzünü bulaştırdın eskilerin dondurmasına. Çocuktuk biz. Büyümedik. İçimde yukarı doğru koşan bir sevda var. Onun kadar hızlı atıyor yüreğim. Yalnızlık zor olsa da "Sensizlik" apayrı bir şey.

İlk heyecanlandığım yerde
İlk gözlerimin doluşunu izlediğim yerde
Heyecanlandım
Gözlerim doldu.

Uçsuz bucaksız bir mutluluksa dilediğin;
Aç kollarını ve yatağına at kendini.
Mutluluğun ilk kartopunu attım yüreğine
Çığ olup geliyor ayaklarının dibindeki çocuğun önüne.

Alt mahalledeki aşık çocuğun söylediği şarkı kadar masum, boğazına sarılan çocuk kadar deli, hissedemeyeceğin kadar çok.

mirfanK'10
[Dünaydın Sevgilim]

Tebessüm

Adının kelimeler arasında karıştığı bir gün oturdu yüzüme tebessüm.
Gelişine verdim bu adı
Ağaçlara senin adın
Bebeklere senin adın
Yokluklara
Hasretlere
Olmamışlara
İmkansızlara senin adın...


Biliyorum şu anda "O" uyuyor ama,
Biliyorum şu anda "O" yarı ölü ama...
Ben rüyalarına sevgilerimi gönderiyorum.

Ve biliyorum.
Bir gün tüm uykularını süsleyecek bir isim
Ve onu sonuna kadar çekeceksin ciğerlerine.
O nefes seni çok mutlu kılacak biliyorum.
Belki yanımdayken arifesini yaşıyorsun o mutluluğun
Belki de o mutluluğa bir adım yaklaşıyorum.
Ama o nefesini dışarı vermeye çekineceksin.

Velhasıl;

İçimde körebe oynayan bir çocuk var şimdi.
İki eli de karşıda ve boş ama yüreğiyle seni arıyor.
Birazdan gözyaşlarınla boğulacak

Bilmeni isterim ki;
İşte bunu bilmek

Beni kahrediyor...

mirfanK'10
[Tebessüm]

Ayak İzi

Ayağın yumuşak yüzeyde bıraktığı iz...

Ayak izine rasladım
Benim izlerimin yanında.

Belirgin bir güneş ışığıyla ve üzerinde yağmur taneleriyle.
Aralarında bir çiçek var.
Bir taş var aralarında.

İki iz var toprağın üzerinde
Yerin altında can çekişen aşkıma inat
Ağzının dibinde duruyor izim.

Yanında yürümek
Topraklara ışık vermek
Çiçeklerle uğraşırken sen;
Bu izi görüp resmetmek...

Aşk...

mirfanK'10
[Ayakizi]

28 Mayıs 2010 Cuma

Düş Evimin Arka Bahçesi

Ayrılık atına binip gittiğini
Göz yaşı olup tılsımlı yüzüğü
Parmağından sıyırıp atıp ağladığını
Yanı başındaki gömütlüğün aniden çatladığını
Erkeğin sandığın o taştan heykel
Tuz parça olurken gözünün önünde sen
Tenezzülen bakıp gecenin laciverdine
Ayrılık atına binip gittin gülüm
Binip gittin...

Giderken bir siyah beyaz
Fotoğraf oldun albümde çoktan
Bir vedadan bahsederken birileri
Satır arasında söylenen
Bir kadın ismi oldun hatırlandığın...

İşte o zaman bütün nilüferler
Durgun yatağından uyandırıldılar
Beyaz tülden elbiseleriyle
Karşıdaki tepeden şelale olup aktılar...

Şimdi sen
Bahçesindeki çiçekleri kurumuş
Oturulmayan bir ev oldun
Perdeleri percazına sıkıştırılmış
Kahverengi camdan farkın kalmadı...
Her serin havada hatırlıyorum seni
Her rüzgar güllerinin rengarenk dönüşündeki
Renksiz bir hatıra ne tuhaf bir masaldır değil mi...

Buluttan yeni dönmüş yordun yıldırımlar vardır bilirsin
Suda yürümüş ürkek çocuk adımları gibi
Ufka yürümeye çalışan
Tacı elinden alınmış o güzelin şaşkınlığı...

Bir daha süt içemeyecek olan
Yatalak hastanın kimyasındaki bitkinlik
Bütün bunları bilginler,bilim adamları düşünedursun
Sen hep gözlerimde
Bir şeylere acelesi olan
Nalı kırık atınla gidiyordun...

Şimdilerde hediye alınmış kum saatiyle oyalanıyorum
Bir ters çeviriyorum
Bir de yana yatırıyorum
Zerreleri takip ediyorum
Bir aceleci kayıyor
Bir de deniz çarşafı dupduru simetri şişesinde...

Ayrılık atına binip gittiğini
Göz yaşı olup tılsımlı yüzüğü
Parmağından sıyırıp atıp ağladığını
Yanı başındaki gömütlüğün aniden çatladığını
Erkeğin sandığın o taştan heykel
Tuz parça olurken gözünün önünde sen
Tenezzülen bakıp gecenin laciverdine
Ayrılık atına binip gittin gülüm
Binip gittin...
Sen düş bahçemin arka bahçesinde yaşıyorsun artık
Sarı saçlı bez bebeği elinde...


Melon Şapka

9 Nisan 2010 Cuma

Peri

Bir ay var gökyüzünde
Gözlerin gibi parlamak hevesinde.

Sen de doğdun geceme biraz önce
Tebessümle karşıladı seni yıldızlar
Hiç tanımadığım bu kentte.

Habersiz bir uykunun dibindesin şimdi.
Göz kapaklarıma oturdu bu sessiz gidişin
Sessizce kayboluyorum bende
Son dileğimi
Bu geceye diliyorum.
Uyurken beni gör
Uyandığında da aklında olayım diyor;
Yıldızlara göz kırpıyor uyuyorum.
Ben
Soluyorum.

mirfanK'10
[Peri]

8 Nisan 2010 Perşembe

Pamuk Sevda

Sensiz olmak
Tuhaf işte.

Ağızda küçüldüm.
Ne yapsam olmadı biliyorum.
Binlerce kez döndüğüm tövbelerimin bile
Boynu bükük.

Düşlerimde kurduğum dünya;
Hayallerimde büyüttüğüm yalanlar
Acıtan gerçekler
Ve
Dinmeyen palavralarla dolu.

Farkına vardım.

Hep yokuş yollarım.
İnerken güzel
Çıkarken
Zararlı.
Bu yüzden
Dönülmüyor...

mirfanK'10
[Aksaray]

25 Mart 2010 Perşembe

Sustalı

Çaresiz
Umutsuz
Ve
Çökmüş bakışların sahipleri
Dahi kavuştu sevdiklerine
Bir pencere kenarında.

Gözyaşlarını birbiriyle yarıştıranlar gördüm bugün
Sen nerede yaşarsan
Yüreğimden bir parça gömdüm adına.

Bir sabır türküsü yapışmış dudaklarıma
Hangi ismi fısıldasam
Yavaş
Yavaş
Karışıyor tarihin ayazlı sabahlarına.

Karış karış seviyorum seni.
Hem dinleyen ağlıyor
Hem gören.
Mezar kazanlar ağlıyorlar.
Bu sevda nasıl sığacak buraya diye.

İşte bu yüzdendir ki;
Önce içimdeki seni öldürmeye çalışyorlar
Sonra beni.

Bilseler
İçimdeki sen büyüksün
Dışımdaki benden.
Onlar da vazgeçer
Bu ölüm filminden.

Sen ki hayalimsin
Ve
Hiçbir büyüklük hayallerim kadar büyük değil.

mirfanK'10
[Dumanlı]

Ölen Masum-um


Hayallerimi sattığım acılar ölmüşler açlıktan. Tarihe geçtiler "açlıktan ölen ilk hisler" diye... İçimi ürperten sesler kısıldı, çatal çatal her cümle. Bir masum büyüttüm içimde, genç yaşta gitti. Çıplak bedenine her dokunuşumda adını sayıklardı, el değmeden üretilmiş bir aşktı, sizlere ömür dilekleriyle ayrıldı aramızdan. Avuntuyla yaşayan garibim başka bir dünyada sana kavuşmanın avuntusuyla göçtü gitti ve yalnızın biriydi. Uzayıp giden cümlelerde boğuldu kaç kez ama soydu kabuğunu arındı tüm kirlerden. Sen uyurken birinin kollarında o başını omuzuna yasladı ve yirmi dört saat seni izledi yanaklarında tebessüm, bir gözünde mutluluğunun yaşları diğer gözünde de kaybetmenin yaşlarıyla.. Hangi dillerde konuştu aşkı, hangi dillerde anlattı seni kim bilir? Belki de en başta doğru olanı yapıp susup gitmeliydi -payına düşen ile birlikte- ama kim becerebilmiş ki susup gitmeyi? Ne zaman bahis açılsa yokluğundan birileri hep konuşuyor ama sadakatin oralı bile olmuyor. O doğuştan sevmez böyle şeyleri.

mirfanK
[Taslak]

23 Mart 2010 Salı

Karanfil

"... Bu kalsın, bu parçayı seviyorum" dedi.
Müzik çalarken ruhunun bedeninin içindeki neşesini gözlerinden okuyorum. Fakat tuhaftır ki çalan şarkıların hepsini ezbere söylüyorsun. Bunu sadece tebessümle destekliyorum. Artık müzik zevkinin ne olduğunu bilmek ayrı bir gurur katıyor, neye katacaksa artık.

Yemek için menü konduğunda masaya hangi yemeği yiyeceğini de biliyorum. Bunun da bir şeyler katması gerekiyor artık. Yemeğini yiyeceğin şekli, yedikten sonra kuracağın cümleyi biliyorum. Daha önce görmesem de biliyorum, anlatmasan da biliyorum. Bunun bir şey katmasına gerek yok sanırım. İçim bu.

Sevdiğin ne var? Hemen hemen her şey.
Sevmediğin ne var?
"Benden başka"
Hemen hemen hiçbir şey.


Bak güçlüyüm!

Sesler birbirine karışıyor bir yerden sonra. Ben işitmemeye sense konuşmamaya başlıyorsun gibi. En azından dünya bir kereliğine durabilirdi. O kadar döndürdük değil mi?
Ama ne dünya durdu, ne sen sustun ne ben tıkayabildim kulaklarımı.

Sen veda edecektin,
Ben mektup verecektim
Öyle `anlaşmıştık`. Ne sen veda edebildin,
Ne de ben mektup verebildim.

Sıcak bir sabahta ayaza büründüm. Ellerinin karşısında nasıl üşüdüm bilmiyorum ama güneş tüm gücüyle çalışırken insanın içinin titremesi dışına vurabiliyor bazen.

Ve ben;

Aldatıyorum kendimi

Yüzüme vuruyor sensizliğin ayazı
Gelsen
Bahar gelecek
Düşünsen
Okyanus

mirfanK'10
[Ankara]

4 Mart 2010 Perşembe

Aniden

Sızısına uyandım rüyamın
Utandı düşlerim güzelliğinden
Ve
Bir tövbeye büründü tüm sözlerim
Aklım çıktı yerinden
Aniden.


mirfanK'10
[Aniden]