4 Haziran 2010 Cuma

Sarı Papatya

Yağmurun yağması
Güneşin açması
Veya
Bir başka mevsimin gelmesi
Gelişin kadar kutsal olmayabilir.

Her mevsim yaprakların döküldüğü bir kentte insanların da yapraklar gibi döküldüğünü izle. Soğuktan donmuş, çatlamış yürekleri hasta bakışlarıyla insanları tanı. Çiçeklerini hiç sulamamış anneler gör, hiç çiçek koklamayan gelinlere şaşır. Bir de kendine bak güzelliğini gör, farkına var kendinin. Mutluluğunun, gözlerindeki güneşin farkına var. Yanındaki bana bak, gülümse...

Karlı dağların kahverengilerinden şekiller yap benim yerime. Neye benzetirsen benzet bir kopyası benim elimde... Bir çocuk var bak bulutlardan düşmüş o dağın başına elinde yüreğiyle karşında duruyor bak, gözlerinin içine bakıyor sana doluyor, seni soruyor. Al bir kopyası da kalsın sende...

Bulutlara bak, korkunç bir zifiri karanlıktaki gökyüzüyle ürper. Parmağınla göster inadına herkesin gözüne soka soka göster. Kahve çekirdeklerini savur, sakızını patlat içerden gün gibi al ışığını batıp giden güneşten... Topraklarda ki izlerini topla, bir gönül fukarasına ömür katan izlerini toparla bir kucak dolusu ömürle bırak bir kenara. Senden ayrı sohbeti, sözü olmayanları tanı. Tek sözüyle dünyayı aralayanları tanı. Şahit ol sevildiğine. Çok sevildiğine...

Kıyıya vurmuş düşlerim
Üzerinden geçen martıların sesleriyle ayakta
Bir bedene sığdırabildim seni.
Bir ömürden taşırdım yokluğunu
Dolduramadım sayfalarca
Yine sana adardım;
Bir bedenim
Bir ömrüm daha olsa.

Olsun...

mirfanK'10
[Koparılamayançiçeklerdenbirbukleyaptımuyudiye]

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder